1959 yılı futbolla fazla ilgisi olmayan çoğu insanın bile malumu. Yok sayılan kupalar, gasp edilen şampiyonluklar, hak edilmeyen yıldızlar derken sürüp giden tartışmalar. Halbuki ne kimsenin şampiyonluğu yok sayılıyor, ne kupalar gasp ediliyor. Sadece basit bir kategorizasyon meselesinden başka nedeni olmayan bu tartışmada uzlaşabilene aşk olsun.
Türkiye Futbol Federasyonu Kısa Tarihi
Türkiye Futbol Federasyonu tarihine bakıldığında süreç içerisinde çeşitli isim ve kurulların göreve getirilme yöntemlerinde değişikliklere gidilse de Federasyon kuruluş tarihi 1922 yılına dayanıyor. (TFF, 2021)
- Futbol Encümeni (1922-1923)
- Futbol Heyet-i Müttehidesi (1923-1927)
- Türk Federasyonu (1927-1931)
- Futbol Federasyonu (1931-1989)[1]
- Türkiye Futbol Federasyonu (1989-Günümüz)
Fedeasyonun FIFA’ya kabulü 21 Mayıs 1923, ilk milli maçı 26 Ekim 1923, ilk resmi turnuvası ise 1924 Paris Olimpiyatları olarak gösterilmiştir. (TFF, 2021)
Cumhuriyet’in ilanından sadece 3 gün önce yeni Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu ilk maçı özel statüde olmasına rağmen oldukça önemli. Rakip Romanya’yı temsil etmek için gelen kafile’nin başkanı Mario Kebauer, bu takımın aslında ülkelerinin en güçlü takımı olmadığını şu şekilde aktarıyor;
“İstanbul’a gelmek mevzu-i bahis olunca, hemen spor kulüplerine bir tamim göndererek tazminat falan gibi namlarla para istemeyen oyuncuların seyahate iştirak edebileceklerini bildirdim. Davete bu gençler icabet etti. Ve nihayet buraya yalnız zevki için futbol oynayanları getirmiş olmakla bahtiyarım.” (Spor Alemi, 1923)
Yine de tarihe ilk milli maçımız olarak geçen karşılaşma 2-2 beraberlik ile sonuçlandı. Burada, Kebauer’in açıklamalarından yola çıkarak Romanya’nın Türkiye’yi ciddiye almadığı veya bu ilk Milli maçın önemsenmesi gerekmediği gibi bir anlam çıkarmak yanlış olacaktır. Nitekim 1924 yılında Sovyetler Birliği davetiyle Moskova’ya giden ve orada özel bir karşılaşma yapan milli takımımız da buna benzer bir şekilde kurulmuş. Günün şartları gereği bu gibi durumlar son derece normaldi.
Özetle genç Türkiye Cumhuriyeti’nin futbol federasyonu ve milli futbol takımı 1923 yılına dayanıyor. Bu nokta son derece net.
Türkiye Futbol Birinciliği (1924-1951)
Bu ilk milli maç ve hemen üç gün sonraki Türkiye Cumhuriyeti ilanından sonra 1924 yılında oynanacak ilk “Türkiye Futbol Birinciliği” turnuvasına temsilci göndermek amacıyla illerde organizasyonlar düzenlenmeye başlanmış. Bu organizasyonlar mıntıkalara göre sağlanmış. Mıntıkaların dağılımı ise Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı tarafından gerçekleştirilerek ülke 15 alt mıntıkaya ayrılmış ve buralara kulüpler dahil olmuştur. (Yüce M. , 2015)
- İstanbul Mıntıkası
- Ankara Mıntıkası
- İzmir Mıntıkası
- Karesi Mıntıkası
- Bahriye Mıntıkası
- Canik Mıntıkası
- Eskişehir Mıntıkası
- Trabzon Mıntıkası
- Kocaeli Mıntıkası
- Adana Mıntıkası
- Konya Mıntıkası
- Antalya Mıntıkası
- Harbiye Mıntıkası
- Bursa Mıntıkası
- Edirne Mıntıkası
Bu 15 mıntıka içerisinden İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa mıntıkalarında ligler düzenlenmiş. Trabzon, Konya, Kocaeli, Eskişehir mıntıkaları ise birer temsilci kulüp belirlemişler. Geri kalan Karesi, Antalya, Adana, Edirne ve Canik mıntıkaları birer organizasyon veya temsilci takım belirlemek yerine karma takımlar ile Türkiye Futbol Birinciliği ’ne katılmışlardır.[2] Bu ilk düzenlenen Türkiye Futbol Birinciliği turnuvası Ankara’da İstiklal Sahasında 04-12 Eylül 1924 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.[3] Doğu Anadolu ile Güney Doğu Anadolu’dan herhangi bir takım veya mıntıka davet edilmemiş.
1925 ve 1926 senelerinde mıntıkalarda gerçekleştirilen liglerde müsabakaların oynanmasına karşın maddi imkansızlıklardan dolayı Türkiye Futbol Birinciliği Finalleri gerçekleştirilememiş. 1927’de ise 17 şehrin temsilcilerinin katılımıyla organizasyon ’un ikincisi düzenleniyor. Daha sonraki yıllarda Yaz Olimpiyat Oyunları, maddi imkansızlıklar ve Milli Kümenin başlaması gibi sebepler ile aralar verilse de bu turnuva 1951 yılına kadar devam ediyor. 1951 yılında düzenlenen son turnuvanın statüsüne bakacak olur (1951 sonrası sadece amatör takımlara açık olacak şekilde turnuva bir süre daha devam etti) isek Aydın, Zonguldak, Malatya, Kocaeli, Adana ili temsilcileri katılmış ve Gruplar arası Final Müsabakaları ismi ile Bursa’da düzenlenmiş. Bu turnuvada ekipler tek devreli lig usulü ile Türkiye Futbol Birinciliği karşılaşmalarını Balıkesir’de oynamışlar.
1924 yılında başlayan Türkiye Futbol Birinciliği, Milli Kümenin kurulması ile önce iptal ediliyor. Ardından Milli Küme harici kalan takımların da federe bir organizasyon içerisinde yarışma sağlayabilmeleri açısından çeşitli statü değişikliklerine maruz kalarak 1951 yılına kadar ismini sürdürüyor. Turnuva tamamen terkedilene kadar belirli il ve mıntıkaların yerel olarak düzenlediği organizasyonlar aracılığı ile temsilci yolladıkları bir turnuva olarak devam etmiştir.
Milli Küme (1937-1950)
1936 yılında kurulan Türk Spor Kurumu, hali hazırda memlekette bir futbol şampiyonası düzenlenmesine rağmen çok ciddi bir değişiklik yaparak deplasmanlı bir lig organizasyonunu hayata geçiriyor. Oynanacak lig, 1937 yılında bir nizamname ile ilan ediliyor. (İspor Postası, 1937) Milli Küme ismi ile kurulan lig daha sonraları “Maarif Mükafatı” ve “Milli Eğitim Kupası” adı altında oynansa da aynı organizasyon. Kurulan bu yeni ligde İstanbul Ligi’nden ilk dört, İzmir ve Ankara Ligleri’nden ise ilk iki sırayı alacak takımlar yer almaya hak kazanacaklardı. Önceki yıllarda düzenlenen Türkiye Futbol Şampiyonası’na takım gönderen diğer mıntıkaların ise bu yeni organizasyona temsilci gönderme hakları maalesef bulunmuyordu. Milli Küme’nin hayata geçirilmesi ile birlikte Türkiye Futbol Şampiyonası’nın düzenlenmesinden vazgeçiliyor (o tarihte vazgeçilmesine rağmen tekrar düzenlenecektir). Üç büyük şehrin liginde yer alamadığı için Milli Küme harici bırakılan takımlar ise Türkiye Futbol Şampiyonası formatıyla düzenlenen bir turnuvada Gruplar Şampiyonu olmak için mücadele eder durumda kalıyorlar. (Yüce M. , 2015) Gruplar Şampiyonu olan bir takımın Türkiye Şampiyonu nam-ı ile anılması gibi bir durum söz konusu değil.
1941 senesinde ise üç büyük şehir dışından Eskişehir Demirspor, bir önceki yılın Türkiye Futbol Birinciliği nam-ı ile Milli Küme’ye davet edilen yegane kulüp oluyor. Bunun yanı sıra yıllar içerisinde Ankara Ligi’nde mücadele etmiş Kırıkkale ekipleri olan Birlikspor ile Kırıkkalegücü takımları puan cetvellerinde Milli Küme’ye katılım hakkı kazanacak pozisyonları elde edemedikleri için bu şanslarını kullanamayacaklardır.
Milli Küme toplamda 11 kez ve sadece üç büyük il takımlarının katılmaya hakkı olduğu şekli ile 1951 yılına kadar düzenleniyor. Lig’in statüsü gereği ligden düşme veya lige çıkma diye bir kavram yok. Teknik olarak üst üste düzenlenen iki turnuvada tamamen birbirinden farklı 8’er takımın yer alması söz konusu olabilirdi.
Türkiye Futbol Birinciliği (1940 yılı sonrası)
Milli Küme’nin hayata geçmesi ile terkedilen Türkiye Futbol Birinciliği 1940 senesinde tekrar düzenlenmeye başlıyor. Statüsü ise, Milli Küme Şampiyonu ile Gruplar Şampiyonu’nun karşılaştığı tek maçın galibinin ünvanı kazanması şeklinde değiştiriliyor. Bu haliyle 21.09.1940 günü oynanan maçın 0-0 bitmesi nedeniyle ertesi gün bir maç daha gerçekleşiyor. Eskişehir Demirspor Fenerbahçe’yi 3-1 yenerek Türkiye Futbol Birinciliği’nin sahibi oluyor. Bu maç, bugünkü TFF Süper Kupa mücadelesine benzetebileceğimiz ilk kupa. Daha sonra 1944 yılında düzenlenmeye başlanacak olan Başbakanlık Kupası ise TFF Süper Kupa’nın asıl atası sayılabilir.
1941 senesinde ise tekrar alışıla gelmiş formatına dönen turnuvaya İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Kayseri, Samsun, Balıkesir grupları şampiyonları ile birlikte bir önceki şampiyona galibi Eskişehir Demirspor dahil ediliyor. Burada dikkatimi çeken nokta şu; 1940 senesinde Eskişehir Demirspor’un sağladığı başarı bir sonraki yıl kendilerinin hem Milli Küme’ye hem de doğrudan Türkiye Futbol Birinciliği Finallerine katılımını sağlıyor. Bugün hala dünya üzerindeki bazı turnuvalarda kullanılan “Wild Card” uygulamasının 1940’lı yıllarda ülkemizdeki bir örneği.
1942 senesinde Milli Küme düzenlenmiyor. O sene için Türkiye Futbol Birinciliği tekrar memleketin en önemli futbol olayı durumuna gelmiş (bir sonraki yıl Milli Küme tekrar oynanmaya başlayınca ikinci sıradaki yerine geri dönecekti). Formatı yine değiştirilen turnuvada Eskişehir, Mersin, Samsun ve Denizli bölgelerinden katılan grup birincilerinin yaptığı müsabakalar ile Grup Şampiyonu belirlenmiş. Gruplar Şampiyonu olan Trabzon Lisesi ile birlikte Ankara, İstanbul ve İzmir Ligleri birincileri 4 takımlık tek devre usulü bir lig düzenleyerek Türkiye Futbol Birinciliği şampiyonunu belirlemişler. (Yüce M. , 2015) Bu tarihten sonra formatı sabit kalan organizasyon sezon sonlarında yaklaşık 1 hafta içerisinde tek şehirde tertip edilen toplamda 6 maçlık finaller ile düzenlenmeye devam ediyor.
Bölgesel Ligler ve Önemi
Hem Türkiye Futbol Birinciliği hem de daha sonra kurulan Milli Küme’nin yegane katılımcı kaynağını bölgesel düzenlenen ligler oluşturuyordu. 1924 yılında ülkenin mıntıkalara göre ayrılması ve her mıntıkadan temsilci istenmesiyle başlayıp ardından illerde ligler kurulması ile devam eden süreç her takım için aslında o sezonun ilk yarısını oluşturmaktaydı. İzmir, İstanbul ve Ankara yerel liglerinin oynanması ardından hangi takımların Milli Kümeye katılacağı sıralamaya göre belli oluyordu. İlave olarak bu üç yerel ligde birinci sırayı alan kulüpler, Milli Küme maçlarının yanı sıra Türkiye Futbol Birinciliği finallerine de doğrudan katılım sağlama hakkı kazanıyorlardı. Bu üç şehir dışında kalan diğer yerel liglerin (memleketteki tüm şehirler değil) birincileri ise Gruplar Şampiyonası tertip ediyorlar, bu şampiyona galibini de Türkiye Futbol Birinciliği Finalleri’ne gönderiyorlardı.
Türkiye Futbol Birinciliği ve Milli Küme organizasyonları şehirler (veya ligler) den sadece temsilci göndermelerini talep etmekteydi. Bu temsilcilerin hangi esaslar ile belirleneceğine şehirlerdeki organizasyonlar kendileri karar veriyordu. 1924 yılında düzenlenen ilk lige katılım için turnuvalar düzenleyen mıntıkaların yanı sıra belirli bir kulüp göndermeyip karma (böylece daha güçlü) takımlar ile mücadele eden mıntıkalar da vardı. Bazı ligler askeri ve sivil takımları ayrı şekilde gruplandırırken bazı şehirler de aynı gruplar altında mücadele ettirtiyordu. Liglerde takım sayıları arttıkça farklı eleme yöntemlerine de gidildiği olmuş. Örneğin, Ankara 1945-46 sezonunda takımları beyaz ve yeşil isimli iki gruba ayırmış. Daha sonra ise gruplarında ilk iki sırayı alan 4 takım Milli Eğitim Kupası seçmeleri adı altında çift devreli bir lig oynayarak Milli Küme’ye gidecek iki takımı belirlemişler. (Yüce M. , 2015) Burada kalifiye olan her iki takım da beyaz gruptan çıkmış. Yani yeşil grubun şampiyonu Milli Küme’ye gidemezken beyaz grubun ikincisi bile Milli Küme’ye gidebilmiş. Türkiye Futbol Birinciliğine de “Ankara Milli Eğitim Kupası Seçme Ligi” birincisi katılmış. Yine aynı sezon 8 takımlı İzmir ligi tamamlandıktan sonra ilk 4 sırayı alan takımlar ile çift devreli olarak “İzmir Milli Eğitim Kupası Seçme Ligi” oynanıyor. Normal ligi birincilikle bitiren Altay bu ligde sonuncu olarak Milli Küme’ye katılamayacaktır. Normal ligde dördüncü sırayı alan Kayagücü ise seçme ligini lider bitirip Milli Küme’ye dahil oluyor. Türkiye Futbol Birinciliği katılımını ise Ankara’daki gibi Milli Eğitim Kupası Seçme Ligi birincisi Kayagücü değil normal sezon birincisi Altay elde ediyor. (Yüce M. , 2015)
Özetleyecek olur isek futbol sezonunun ilk bölümü bölgesel ligler tarafından oluşturuluyor. Bölgesel Liglerde başarı yakalayan takımlar hangi şehirde bulunduklarına göre ya Milli Küme’ye ya da Gruplar Şampiyonası’na davet ediliyorlar. Bu iki turnuvanın ardından da Türkiye Futbol Birinciliği ile futbol sezonu son buluyor. Yerel ligler olmasaydı ne Milli Küme ne de Türkiye Futbol Birinciliği tertip edilebilirdi.
Bir Sezonda İki Şampiyon Olur mu?
Burada akılları şu soru kurcalıyor. Bir sezonda birden fazla şampiyon çıkar mı veya bir sezonda bir takım iki kere nasıl şampiyon olur? Cevabı çok basit. Siz kaç organizasyon düzenlerseniz o sayıda şampiyon takımınız olur. Bu şampiyon takımlar da şampiyon oldukları organizasyonların ismiyle anılırlar. Milli küme şampiyonu, Türkiye Kupası şampiyonu, Türkiye 1. Futbol Ligi şampiyonu, Türkiye 2. Futbol Ligi şampiyonu gibi.
1952 Yılı ve Profesyonellik
1952 senesinde İstanbul ile memleket futbolu profesyonelliğe geçiş yapacaktır. Bu geçiş özellikle o döneme kadar yapılan müsabaka organizasyonları için büyük bir kırılma noktası olmuş. Profesyonellik denildiğinde sadece belirli maddi karşılıklar ile transfer olma veya oyuncuların belirli maaşlar alması düşünülmemeli. Her ne kadar el altından da olsa futbolcuların para karşılığında kulüplerinde oynaması Osmanlı dönemine dek dayanır. Bu düzen, futbolculara verilen maddi imkanların her geçen yıl artmasıyla 1950’li yıllara kadar gelmiş. O yıllarda artık bu sistemin bir düzen içerisinde ve belirli kurallar çerçevesinde yapılması ihtiyacı duyulmaya başlanmış. Bu gereksinimler doğrultusunda Federasyon Başkanı Ulvi Yenal, Fenerbahçe’den Rüştü Dağlaroğlu, Beşiktaş’tan Sadri Usuğlu ve Beden Terbiyesi Sicil Müdürü Saim Seymener tarafından hazırlanan Futbol Profesyonellik Talimatnamesi 24.09.1951’de yürürlüğe konuluyor. (Dağlaroğlu, 1987) Bu talimatname ile oyuncuların kazanacakları tavan-taban ücretler, kulüp yükümlülükleri, amatör-profesyonel futbolcu geçişleri, bonservisler, her profesyonel kulübün bir de amatör takım bulundurma gerekliliği gibi bir çok konu açıklığa kavuşturulmuş. (Yüce M. , 2016) Nihayetinde 1950-51 sezonunda İstanbul Ligi’nde yer alan önce Beşiktaş ve Kasımpaşa ardından da Galatasaray, Fenerbahçe, Vefa, Beykoz, İstanbulspor, Emniyet kulüpleri gerekli evraklarını hazırlayıp Türkiye tarihindeki ilk profesyonel futbol kulüpleri olmuşlar. 1952 senesinde de İstanbul Profesyonel Ligi ile resmen profesyonellik başlamış.
1952 yılına kadar üç büyük şehir takımları, diğer şehir takımları ve katılımına gerek duyulmayan şehirler olarak üçe ayrılmış olan katılımcı grupları bu kez de Profesyonel ve Amatör kulüpler olarak sınıflandırılmaya gidilmiş. Tam da bu nedenden ötürü 1952 yılından itibaren Milli Küme düzenlenemiyor. Türkiye Futbol Birinciliği ise sadece amatör kulüplerin katılımı ile sürecek. 1952 yılında bu yeni formatlı turnuvada profesyonel oyuncularının yer almadığı Galatasaray Amatör Futbol Takımı şampiyon olmuş.
1955-56 sezonunda Ankara’dan 8 ve İzmir’den 10 takımın oluşturduğu profesyonel ligler kuruluyor. Adana’da ise Milli Mensucat ve Demirspor kulüpleri profesyonelliğe geçmelerine rağmen Adana’da yeterli sayıda takım sağlanamadığı için profesyonel bir lig kurulamamış. (Yüce M. , 2016)
Federasyon Kupası
Ankara ve İzmir Profesyonel Ligleri’nin kurulduğu sezon aynı zamanda bugün Şampiyonlar Ligi ismiyle devam eden ve Avrupa’da kulüpler düzeyinde en eski turnuva olan Avrupa Şampiyon Kulüpler kupası tertip edilmeye başlanıyor. O sene itibariyle memlekette var olan tek Profesyonel Lig konumundaki İstanbul Profesyonel Ligi’nin son şampiyonu Galatasaray turnuvaya dahil olacakken ilk turnuva için Türkiye’den takım alınmayacağı UEFA tarafından bildiriliyor. (Türkiye Spor, 1955) Bunun üzerine 1955-56 sezonunda da İstanbul Profesyonel Ligi şampiyonu olan Galatasaray bir sonraki turnuvada Türkiye’yi Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda temsil ediyor. (UEFA, 2021) Temsil ediyor etmesine fakat ülkedeki futbol bir önceki sezona göre oldukça değişmiş durumda. Artık 3 farklı Profesyonel Lig ve şampiyon olmuş üç farklı profesyonel kulüp var. Avrupa kupalarında Türkiye’yi temsil etmek için evvela Galatasaray başvurmuş ve talebi Federasyonca kabul olmuş olsa da İzmir Profesyonel Ligi şampiyonu İzmirspor bu duruma itiraz edecek ancak bu itiraz kabul edilmeyecekti.
“… Federasyon yetkilisi öte taraftan İzmirspor’un Galatasaray’ın Avrupa şampiyonasına girmesi hakkındaki itirazını şöyle cevaplandırmıştır: bu tamamen federasyonun takdirine kalmış bir iştir. Bu sebeple İzmirspor’un itirazı diye bir şey varit olamaz. Esasen biz Galatasaray’ın bu seneki oyunlarıyla memleketimiz temsil edebileceğine inanıyoruz.” (Yeni Asır, 1956)
UEFA’nın Türkiye’den bir temsilci talep etmesini önceki bölümlerde bahsettiğimiz mıntıkalardan takım talep etme durumuna benzetebiliriz. Orada da Federasyon, temsilci bölgelerinden birer takım göndermelerini talep etmiş fakat bu seçimin nasıl yapılacağını tamamen mıntıkaların kendilerine bırakmıştı. (Bu durumu yakın tarihte örnekleyen bir olay daha var. 2011 yılında Süper Lig şampiyonu olan Fenerbahçe, normal şartlarda Şampiyonlar Ligi gruplarına doğrudan kalması gerekirken kamuoyunda “3 Temmuz Süreci” olarak bilinen olaylar nedeniyle TFF tarafından UEFA’ya bildirilmemiş, Fenerbahçe yerine ligi 2. sırada tamamlayan Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’ne katılacak takım olarak bildirilmiştir.) Açıkçası federasyon da böyle bir itiraza hazırlıksız yakalanmış ve tamamen öznel bir karar vermiş. Bu nedenledir ki bir sonraki yıl Avrupa Kupası’nda ülkeyi temsil edecek takımı belirlemek amacıyla Federasyon Kupası ismiyle bir turnuva düzenlenmiş. Bu turnuvanın önemi, 3 profesyonel lig takımlarının yanı sıra profesyonel bir ligde yer almamalarına karşın profesyonel birer kulüp olan Milli Mensucat ile Adana Demirspor takımlarının da katılım sağlayabilmesidir. Bu format ile organizasyona tek katılım şartı profesyonellik oluyor. Tüm memleketteki profesyonel takımlara başka hiç bir şart olmaksızın katılım imkanını sağlaması bakımında Federasyon Kupası bir ilktir. Kupa oynanırken diğer profesyonel ligler de oynanmaya devam etmiş ve bu kupanın maçları lig maçları aralarına serpiştirilmiş. (Yüce M. , 2016) Bu kupa statüsü ve biçimi 1961 senesinden itibaren Türkiye Kupası ismi ile futbol tarihimizde yer alacaktır. Beşiktaş, İstanbul Profesyonel Futbol Ligi’ni 1957 senesinde 4., 1958 senesinde ise 5. bitirmesine rağmen her iki senede de Federasyon Kupası Şampiyonu nam-ı ile ülkemizi Avrupa Kupaları’nda temsil etmeye hak kazanmıştır. Beşiktaş’ın 1959 senesi öncesi iki şampiyonluğu yanlış bilinenin aksine Türkiye’yi Avrupa kupalarında temsil ettiğinden ötürü gelmiyor. Eğer öyle olsaydı Galatasaray, Türkiye’yi Avrupa kupalarında temsil eden ilk takım olarak hanesine ilave bir lig şampiyonluğu yazdırırdı. Beşiktaş’ın şampiyonlukları Türkiye genelinde tüm profesyonel takımların katılımına açık olan “yurt çapında ve profesyonel futbol organizasyonu” şampiyonluklarından ötürü sayılmaktadır. Sizin vicdanınız yada mantığınız tarafından kabul edilir veya edilmez orasına bir yorumda bulunamam. Sadece durumun sebebi bu. ilave olarak belirtmek gerekirse 25.04.1958 yılında Milliyette yer alan habere göre Futbol Federasyonu başkanı Orhan Şeref Apak, düzenlenecek Milli Lig organizasyonunun yürürlükte olan Federasyon Kupasının yerini alacağını ifade ediyor. Beşktaş’ın 1959 yılı öncesi şampiyonluklarına bu durum bir dayanak mıdır bilmiyorum.
Buraya kadar anlattıklarımızı özetleyecek olursak;
- Türkiye Futbol Federasyonu kuruluşu Cumhuriyet ilanının da öncesine (1922 yılına) dayanıyor.
- Türkiye Futbol Birinciliği, 1924-1951 yıllları arası 27 senelik dönemde 17 defa düzenlenmiş. Eleme usulü oynanan bir turnuvadır. Tüm ülkeyi kapsayamamakla beraber oldukça fazla ilden temsilci almıştır. Yapısı gereği bir ilden sadece tek bir takım temsil edilmiştir.
- Milli Lig 1937-1951 yılları arası 14 senelik dönemde 11 defa düzenlenmiş. Deplasmanlı lig usulü oynanır. Sadece İstanbul, Ankara ve İzmir takımlarının katılımına açıktır.
- Federasyon Kupası 1956-1959 yılları arası düzenlenmiştir. Eleme usulü oynanan bir turnuvadır. Ülke çapındaki tüm profesyonel takımlara açıktır. Şampiyon olan takımlar ülkemizi Avrupa Kupası’nda temsil etmiştir.
- Milli Lig 1959 yılında düzenlenmeye başlanmıştır. Deplasmanlı lig usulü oynanır. Ülke genelinde tüm profesyonel takımlara açıktır. Lig sonunda birinci olan takım Türkiye Ligi Şampiyonu ilan edilir. Bu takım bir sonraki sene ülkemizi Avrupa Kupası’nda temsil etmeye hak kazanır. Son sıradaki takımlar ile lige terfi etmeye hak kazanan takımların yer değiştirmesi ile bir sonraki sezonun katılımcıları belirlenir. Ligin ikinci sezonunda Adana Demirspor lige terfi etmiş fakat aynı sezon tekrar ligden düşmüştür. 1966 yılına kadar ise lige terfi etme maçlarında İstanbul, İzmir ve Ankara dışında kalan şehirlerin temsilcileri başarılı olamamışlardır.
- Milli Lig öncesi Beşiktaş 2, Galatasaray 1 defa ülkemizi Avrupa Kupası’nda temsil etmiştir.
Burada anlattığımız tüm detaylar Fenerbahçe Spor Kulübünün ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi web sayfalarında belirtilen şu ifadelerle özetleniyor.
Türkiye 1.Liginin başladığı tarih TFF tarafından 1959 yılı olarak kabul edilmesine karşın, TFF Tahkim Kurulunun 09.05.2002 tarih, 2002/52E ve 2002/68K sayılı kararı tahtında BEŞİKTAŞ Kulübünün 1956-1957 ve 1957-1958 sezonlarında Türkiye Ligi şampiyonu olduğuna ve bu şampiyonlukların TFF Yıldız Kriterine dahil edileceğine karar verilmesi sebebi ile toplam şampiyonluk sayısı, toplam lig sezonu sayısından 2 fazladır. (TFF, 2023)
İşte; Fenerbahçe’nin 28 Türkiye Şampiyonluğu, ülke futbol federasyonunun oynattığı ulusal şampiyonalardaki birinciliklerinin sayılmasından gelir.
Fenerbahçe, Türkiye Futbol Birinciliği’ni 3 kez, Milli Küme’yi 6 kez ve Süper Lig’i ise 19 kez kazanmıştır. (Fenerbahçe, 2023)
Yazının başında bahsettiğimiz durum aslında tam da bu. Olay tamamen bir kategorizasyon meselesi.
Kaynakça
İspor Postası. (1937, Mart 8). Milli Küme Esasları. İspor Postası(151).
Spor Alemi. (1923, Kasım 5). Spor Alemi(5), s. 4-15.
TFF. (2021). TFF Başkanlarının Dönemleri ve Yönetim Kurulları. Kasım 10, 2021 tarihinde TFF Resmi Web Sayfası: https://www.tff.org/default.aspx?pageID=301 adresinden alındı
TFF. (2021, Kasım 10). Türiye’de Futbol Federasyonu Kuruluyor. TFF Resmi Web Sayfası: https://www.tff.org/default.aspx?pageID=294 adresinden alındı
TFF. (2023, Şubat 6). Spor Toto Süper Lig, Tarihçe ve Arşiv, TFF Resmi Web Sayfası: https://www.tff.org/default.aspx?pageID=545 adresinden alındı.
Fenerbahçe. (2023, Şubat 6). Futbolda Türkiye Şampiyonluklarımız Fenerbahçe Spor Kulübü Resmi Web Sayfası: https://www.fenerbahce.org/28 adresinden alındı.
Türkiye Spor. (1955, Ağustos 8). Türkiye Spor.
UEFA. (2021). 1956/57 Season. Kasım 12, 2021 tarihinde UEFA Resmi Web Sayfası: https://www.uefa.com/uefachampionsleague/history/seasons/1956/matches/ adresinden alındı
Yeni Asır. (1956, Ağustos 6). Yeni Asır, s. 8.
Yüce, M. (2015). İdmancı Ruhlar (s. 35-39, 97, 375, 398, 435-436, 440). içinde İstanbul: İletişim Yayınları.
Yüce, M. (2016). Romantik Yürekler (s. 28, 107-108, 122). içinde İstanbul: İletişim Yaynıları.
[1] Türk Spor Kurumu döneminde sadece başkanlar seçilip üyeler başkanlar tarafından seçildi
. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü döneminde ise başkanlar atandı ve üyeler de başkan tarafından seçildi.
[2] Canik mıntıkası karması Edirne mıntıkasıyla yapılacak olan karşılaşmaya katılmayarak hükmen mağlup ilan edilmişlerdir. (Yüce M. , 2015)
[3] Bazı kaynaklarda bu turnuvanın Eskişehir’de yapıldığı geçer. Mart 1924 tarihinde bu şehirde İzmir, İstanbul, Ankara ve Eskişehir karmalarının katıldığı bir turnuva milli takım oyuncu seçmeleri için düzenlenmiş.